Suç ve Ceza (Ümit Atalay Ekmekçi - Köşe Yazısı)



F. DOSTOYEVSKİ'nin neredeyse adıyla özdeşleşmiş eseridir...



Bir dünya klasiği ...



Eseri incelerken yakaladığım anekdotlar, detaylar var.


Okuyucular da bunları bilmeliydi.


" Suç ve ceza" kavramıyla ilk ilgilenen Rus yazar;  Dostoyevski değil elbet. 


Ama Dostoyevski'nin sevdiği bir isim; Alman yazar Johann Wolfgang von GOETHE de ilgilenmiş.


Suç'un büyüklüğü ne olursa olsun Ceza'nın büyük ve acımasızlığı karşısında küçük ve az önemli kalmasını ancak bir yazar sağlayabilirdi.


HUKUK VE İNSAN kavramını irdelerken cezanın suçu gölgede bırakan acımasızlığı karşısında hayrete düşüyorsunuz.


Dostoyevski'nin suça biçtiği bu ceza toplumu kendine getirmek için en anlamlı yolu seçmesi ise mükemmel.


Vicdan muhasebesi yapmak/ yaptırmak; yazarın,yönetmenin ve oyuncunun görevi.


Gelişmiş sandığımız insan ise gelişme yerine kötü oluşmuş toplumun kötü bir bireyi olarak karşımıza çıkıyor. Aldanan insan, aldatan toplum.


Düşünür  Sokrates ne demişti: Erdemleriniz olmazsa toplumunuz çürür.


Ama erdemsiz toplumda suç olmazsa iş olmaz.


Mahkemeler kapanır, yargı çalışanları işsiz kalmış olacaktır.


Üçüncü sayfa haberleri erdemli toplumda olmaz...



Ceza ise diri diri ölüme " SİBİRYA " soğuklarına sürülmektir.


Toplum içinde kalan kimsenin gitmediği bir yere gitmeye ve yaşamaya zorlanmak.


Raskolnikof'un suçu ne kadar kötüyse cezası da o kadar ağır.


Bakalım ve görelim daha hangi yakası açılmadık yeni  konular çıkacak...


Toplumsal suçların asıl nedenini oluşturan yine o toplumun genel, geçer görüşleri midir ?...


Ya da Kafka' nın " Dava " adlî eserinde olduğu gibi "Bay K'" kendi kendini dava edebilecek, yine de kendini yargılayabilecek midir?



                                                                               Ümit Atalay Ekmekçi




Post a Comment

أحدث أقدم