Armagedon / Tarihin duvarı (Ümit Atalay Ekmekçi - Köşe Yazısı )

Ümit Atalay Ekmekçi- Köşe Yazısı


Tarih sadece salt bir zaman sıralaması değildir …


Tarihin neresinde bir tabanca, tüfek, mavzer görürseniz mutlaka patlamıştır.


Nesneler ve maddeler durup dururken hareket etmezler.


Bu sadece olasılık diyecek olursanız; olasılık sadece bir nesnellik sorunu değil, gerekçeleri olan bir toplumsallık sorunudur da aynı zamanda.


Tarih içinde gördüğümüz her nesnel gerçeklik sizi bilfiil içine atar.


Ne zaman bir borsa merkezi el değiştirir ve ekonomik bir yaptırıma dönüşürse hemen siyasal kurum durumu da tavır alır.


Tarih bize o zaman duvarda asılı duran tabancanın ya da mavzerin kurşununu hesaplamak zorunda olduğumuzu hatırlatır.



Tümel bir olasılık içinde baksanız bile; her tarihi olasılık birbirini kovalar.



Yani siz bir neden üretene kadar nedenli veya nedensiz duvarda asılı olan tüfekler çoktan patlamıştır.


Bir süngü sadece askerlik anısı aracı da değildir. …



Savaşta kan döken bir silahtır.


Tüm silahlar gibi bir işlev için vardır.


Bir asker öldürmekle kalmaz, bir insan öldürür.


Bir içi kan dolu damar yırtar…

Bir karın deşer, bir göz çıkarır.


Tüm bunlar tarihte bilinen ve hiç bahsi geçmeyen bir süngünün kısa özgeçmişidir…


Siz hayatı bir serada yaşarken yine bir yerlerde bildiğiniz bir savaş çoktan başlamıştır.


Sadece siz ilgilenmediğiniz için nice savaşlar kendi içinde başlayıp yine kendi içinde cok miktarda kanı toprağa akıtmıştır.


Zaman sadece sizin tarih için kullandığınız bir araç değildir.


Zaman aynı zamanda çağın insana yüklediği asıl sorumluluktur.


Tarih sizin duvara ne astığınıza bakacaktır. …


İster bir başarı abidesi gibi silah asarsınız; isterseniz bir ani fotoğrafı diye süngülerinizi sıralarsınız.


Ya da bir çok bilimsel buluşun ortağı olan bir diploma zinciri asarak duvarınızda insanlık adına başarıları ileriye taşırsınız.

Yeter ki, siz “neden” bir duvarınız olduğunu bilin.

Ve o tarihi duvarın altında da kalmayın.


                                                                   Ümit Atalay Ekmekçi



Post a Comment

Daha yeni Daha eski